|
Dört
Mayıs Çarşamba idi…
Mektebe gitti… Öfkeliydi.
Aradı, buldu muallimi,
Döktü, içindeki öfkeyi kini…
Konuşmak değildi, derdi.
Kızının muallimini yere serdi.
“Allah” dedikçe, hırsından kudurdu…
Muallimin başını, taşa vurdukça vurdu.
Kendi adaletinden örnek sergiledi.
Yine de hırsını öfkesini yenemedi.
Gözü dönmüştü, bilemedi…
Muallime haddi bildirilmeliydi.
“Muallim, dövülür mü?” dediler.
Nasıl dövüleceğini gösterdiler.
Kötü bir yol açtığını bilemediler.
“Yüce Adaleti” hesap edemediler…
Kamil KARAKAŞ, 22.05.2016, Ortaca
|
|